Keynesyen iktisadi görüş nedir?
İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes’in ekonomi politikası, tarih sahnesine 1929 yılında, iktisadi krizle boğuşan kapitalist ekonomileri “onarma” göreviyle çıktı. Bugün dünyayı saran iktisadi krizde de görüldüğü gibi, Keynesciliği anlamak ve irdelemek akademik, güncel ve siyasal bir ihtiyaç haline geldi. Biz de bu haber ile iktisatçı Keynes'i size biraz daha yakından tanıtalım istedik...
1883'te doğan Keynes, Cambridge Üniversitesi ekonomistlerinden bir baba ile başbakan kızı bir annenin çocuğuydu. 10 yaşına geldiğinde, cebir ve geometri dalında ustalaştı, 14 yaşındayken Eton'da burs kazandı. 1902'de Cambridge King's College'ta matematik eğitimi yapması için açık burs kazandı. Keynes doktorasını iktisat üzerine yapmaya karar verdi ve ekonomi teorisinin temellerini oluşturmaya başladı. 1919 yılının Aralık ayında "Barışın İktisadi Sonuçları" adlı kitabını yayımladı. Kitap, Keynes'in radikal bir iktisatçı olarak tanınmasına yol açtı.
Tarihe 1929 Ekonomik Buhranı olarak geçen ve kapitalizmin en büyük ve uzun süreli krizi ve diğer tarafta Sovyetler Birliği’nin plânlı ekonomi deneyi sayesinde Sovyet halklarının bu kapitalist bunalımdan etkilenmemesi, kapitalist ekonominin sürdürülebilirliğini imkansız hale getirmişti. Bu durumu aşmak için sermayenin organik iktisatçıları hummalı bir araştırma ve çalışma içerisine girerler. Bunlardan biri ve en önemlisi de İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes’tir.
Keynes’in görüşleri, aslında kapitalist sistemin devamı için yeniden teorize edilmesinden başka bir şey değildir. Bu noktada, John Maynard Keynes, 1936 yılında yayımladığı “İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” isimli eserinde, talep yanlı politikalarla kapitalist işleyişin devamı için çıkış yolları önermiştir. Devletin toplam talebi arttırıcı yönde para ve maliye politikası uygulaması gerektiğini ifade eden Keynes, bu şekilde kapitalist sistemin aksayan yanlarının onarılabileceğini öngörmüştür.
Ekonomik buhranın 2. paylaşım savaşıyla beraber kronikleşmesi sonucu, başta ABD ve İngiltere olmak üzere, hemen hemen bütün kapitalist ülkelerde Keynesçi sosyo-liberal(!) politikalar uygulamaya konulmuştur. Bu süreç, aynı zamanda, –Sovyetler Birliği’ne yakınlaşmayı engellemek için– işçi sınıfına bazı sosyal ve ekonomik hakların verildiği bir dönem olmuştur.