Şant Manukyan: Yatırımcıların acı eşiği olması gerek
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Sayın Şant Manukyan, Türkiye ve dünya ekonomisindeki önemli gelişmeleri Borsamatik okuyucuları için değerlendirdi.
Abone olYatırımcıyı en iyi yine kendisinin koruyabileceğine belirten İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Sayın Şant Manukyan, “Aracı kurumunu seçerken de, aldığı hissenin niteliklerini belirlerken de bu kural geçerli. Analistler, yorumcular ve raporları mutlaka yardımcı olacaktır ancak kişinin mutlaka kendi yatırım modeli, hedefleri ve acı eşiği olması gerekiyor” dedi. Merkez Bankası’nın politikasını da değerlendiren Manukyan, faiz indirimlerinin para piyasasına henüz tam anlamıyla yansıtılmadığına dikkat çekerek, Merkez Bankası’nın Şubat ayında 50 baz puan indirim yapabileceği tahmininde bulundu.
İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünde lisans eğitimi alan Şant Manukyan, yüksek lisans programını da Cornell Üniversitesi MBA dalında tamamladı. 1997 yılında Ata Yatırımın açtığı MT sınavını kazanarak sektöre giriş yaptı. 3 yıl hisse fon yöneticisi olarak çalıştıktan sonra 2002 yılında İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürlüğü’nde göreve başladı.Global Stratejist olan Şant Manukyan, Kasım 2012 itibariyle de Uluslararası Piyasalar Müdürü konumunda görevine devam ediyor. Global ekonomik durumun yatırımcılara yansıtılarak yabancı hisse senedi, foreks ve emtia stratejilerinin belirlenmesinden ve bu stratejilere yönelik yatırımcı tavsiyeleri oluşturulmasından sorumlu Şant Manukyan ile Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmeleri konuştuk.
Ekonomi dönüşüm paketini kısaca değerlendirir misiniz? Sizce en dikkat çeken başlıklar hangileriydi?
Sorumluluklarım gereği Türk ekonomisini yakından takip etmiyorum. Ancak ekonomistimizin Muammer Kömürcüoğlu’nun görüşleri paralelinde bir yorumda bulunabilirim. Genel anlamda yapısal reformların uygulanmasının ve ekonomiye etkisinin orta vadede görüleceği hesaba katıldığında net etkiyi söylemek için henüz erken. Ancak, büyüme potansiyelini arttırmak adına Türkiye’nin yapısal reformları uygulamasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu açıdan bakıldığında atılan adımların Türkiye ekonomisi adına olumlu olduğunu söylemek gerek. Önümüzdeki dönemde paketin devamının gelmesinin ve uygulanmasının hem büyümeyi desteklemesi açısından hem de Türkiye’ye yabancı sermayenin girişini olumlu etkilemesi bakımından yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye’nin mevcut büyüme oranını ve yıl sonu hedeflerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üçüncü çeyrekte büyümenin beklentilerden zayıf gelmesi ile birlikte yıl sonu büyüme hedefimizde aşağı yönlü güncelleme yaptık. Yılın son çeyreğine yönelik öncü göstergelere bakıldığında ise ekonomik aktivede ılımlı bir seyrin olduğu ancak güçlü bir toparlanmanın görülmediği anlaşılıyor. Bu nedenle yıl genelinde yüzde 3’e yakın bir büyüme rakamına ulaşmak olası görünüyor.
“Faiz indirimi para piyasasına henüz yansıtılmadı”
Merkez Bankası neden faiz indirimine gitti?
Merkez Bankası geçen yıl içinde uygulanan sıkı para politikasının ve alınan makro ihtiyati tedbirlerin etkisiyle enflasyonda görülen düşüşü dikkate alarak politika faizinde bir indirme gittiğini belirtiyor. Kararın nedeninden çok piyasaya yansımasına bakmak gerekiyor. Nitekim kararın ardından para piyasası faizlerindeki gevşemenin görece daha sınırlı olması faiz indirimlerinin para piyasasına henüz tam anlamıyla yansıtılmadığına işaret ediyor.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı son enflasyon raporunu açıklarken, enflasyondaki iyileşmeye göre erken faiz indirimi yapılabileceği sinyalleri verdi. Sizce Merkez Bankası ne kadarlık bir faiz indirimi yapabilir?
Erdem Başçı yıllık enflasyonda iyileşmenin 1 puanın üzerinde kalması durumunda erken bir toplantı ile faiz indiriminin yapılabileceğinin sinyalini verdi. Dolayısıyla faiz indiriminin olup olmayacağını anlamak için Ocak enflasyonuna bakmak gerek. Hesaplamalarımız Ocak ayı yıllık enflasyonunun yüzde 6,8 seviyesine gerileyebileceğini gösteriyor. Bu nedenle kurdaki dalgalanmanın boyutunun daha da artmaması durumunda 50 baz puanlık erken bir indirimin olabileceğini düşünüyoruz.
FED, faizi Haziran 2015’te indirebilir ancak…
FED’in faizleri ne zaman artıracağını öngörüyorsunuz?
Şimdi benim konuma geldik işte (Gülüyor). FED ekonomik büyümeyi “solid” yani sağlam, kuvvetli olarak en son 2006’da nitelendirmişti. 2004’te de bu nitelemeyi yaptıktan birkaç ay sonra faiz arttırmıştı. Benim beklentim Haziran 2015 ancak bunun gerçekleşmesi için çok net bir koşul var. Enflasyonda yüzde 2’ye doğru bir hareket olacağının netleşmesi. Bu da ancak ücret artışlarının hızlanması ile olabilir. Aksi taktirde FED beklemeyi tercih edecektir.
“Yunanistan’ın talebi gerçekçi değil”
Son günlerde gündemi en çok meşgul eden konuların başında Yunanistan seçimleri geliyor. Sizce AB Yunanistan konusunda nasıl bir politika izleyecektir? Yunanistan için yeni bir saç tıraşı(haircut) düşünebilir mi?
Syriza’nın Londra Anlaşmasına işaret ederek Almanlara uygulanan borç silme ve ödeme programını talep etmelerini haklı buluyorum ancak gerçekçi değil. Bugün olduğu gibi daha önce de Almanya Avrupa’nın büyüme motoruydu. O dönemde var olan Komünizm tehdidi de Müttefikleri daha anlayışlı olmaya itti. Ancak her şeyden öteye Almanya zaten müttefiklerin yüzde 100 kontrolü altındaydı, alınan tüm siyasi kararlar dahil. Bugün ise Troika’nın Yunan siyasetini kontrol etmesinin tek yolu borç sopasını kullanmak. Yunanistan’a bir hair cut finansa anlamda mantıklı ve Euro bölgesini sarsmaz. Ancak işsizliğin yüzde 25 olduğu İspanya ve 13’lerde dolaşan İtalya da benzer bir talepte bulunursa? Syriza bazı noktalarda geri adım atmadığı sürece “İbreti alem için” Yunanistan’ı diken üstünde tutmaya devam edeceklerdir.
AB’nin Yunanistan politikası ve Yunanistan’da yaşananlar Türkiye ekonomisine nasıl etkiler?
Bizim projeksiyonlarımızda doğrudan bir “Yunan” etkisi yok. Ancak kriz Yunanistan’dan çıkar ve yeniden Euro ve Euro bölgesinin geleceği krizine evrilirse elbette kötü etkileyecektir.
QE parası Türkiye’ye geliyor demek doğru olmaz
Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kararın Türkiye ekonomisine etkileri neler olur?
Varlık alımlarının(QE) enflasyon yarattığına dair bir delil yok. Zaten piyasada kabul edilen jargonun aksine QE para basmak değildir. FED’in QE’leri kredi piyasasında fiyatlamaların düzelmesi, uzun vadeli faizlerin düşürülmesi ve çeşitli bono grupları arasında spreadin daralması noktasında başarılı oldu. Oysa şu anda Avrupa’da zaten fiyatlama sorunu yok, İspanyol-Alman tahvil spreadi çoktan daraldı ve getiriler yüz yılların en düşüş seviyesinde. Kısacası QE’nin etkili olmasını umuyorum ama beklemiyorum. Bir şey yapılması gerekiyordu akla ilk gelen QE olduğu için yapıldı. FED QE yaptığında veya faiz indirdiğinde Libordan petrole global her varlık etkilenir. ECB veya diğer bir bankanın bu kudreti yok. Dahası QE gerçek anlamda para basmak olmadığı için sanıldığı gibi ortada gezen bir para da yok. Avrupa’da getiriler çok düştüğü için çeşitli fonlar açısından Türk varlıkları daha cazip olacaktır. Ama QE parası Türkiye’ye geliyor demek doğru olmaz. Umalım ki Avrupa ekonomisi toparlansın ve finansal sihirbazlıklarla değil ihracatımız üzerinden Türkiye’ye kalıcı olumlu etki göstersin.
Dolar/Euro 1e1 seviyesinin altına gelecek
Bu bağlamda önümüzdeki dönemde dolar, Euro ve TL nasıl bir seyir izler?
Dolar kuvvetlenmeye devam edecek. Slogan cümleler kullanmak istemiyorum ama 1e1 seviyesinin altına geleceğini düşünüyorum. 5 yıl boyunca gelişmekte olan piyasalar dahil herkes düşük faiz ve değer kaybedeceği beklentisi ile Dolar bazında borçlandı. BIS raporlarında bu miktarın 9 trilyon dolar olduğunu görüyoruz. Finans piyasasında Euro short pozisyonlar çok yüksek olabilir ve bu teknik rallilere neden olacaktır ama global olarak dünya büyük bir dolar short pozisyon üzerinde oturuyor. Kendinin olmayan bir malı kullanan ya bedelini öder veya hapse girer deyimi Wall Streette eski bir deyimdir… TL’de ise kullandığımız kur 2.42.
Fitch Ratings, 2015 yılının Türk bankaları için zorlu bir faaliyet ortamı yaratacağını açıkladı. Sizce bankacılık sektörünü bekleyen en büyük risk nedir?
Banka analistimiz Kutluğ Doğanay ilk yarıda TCMB’nin faiz indirimlerini ikinci yarıda ise olası bir FED faiz artışını önemli buluyor. Euro bölgesi ve Türkiye’de beklenenden düşük büyüme ve buna bağlı kredi kalitesinde bozulma da diğer bir risk. Bunlara bağlı olarak en büyük risk yılın ilk yarısında parasal gevşeme ve ekonomik aktivitede toparlanmanın gecikmesi ile yılın ikinci yarısında oynaklığın artması sonucu marjların baskı altında kalması ve faizlerdeki yükselişin zaten toparlanamamış ekonomiyi daha da soğutarak bankaların aktif kalitesi ve büyümesine zarar vermesi.
“Yatırımcıların acı eşiği olmalı”
SPK, son dönemde yatırımcıları korumak için bazı yeni kararlar aldı (Borsa İstanbul'da işlem gören payların işlem esaslarının farklılaştırılmasına yönelik). Bu yeni kararların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Yatırımcıyı en iyi yine kendisi koruyabilir. Aracı kurumunu seçerken de, aldığı hissenin niteliklerini belirlerken de bu kural geçerli. Analistler, yorumcular ve raporları mutlaka yardımcı olacaktır ancak kişinin mutlaka kendi yatırım modeli, hedefleri ve acı eşiği olması gerek. Tüm bunları işlem tuşuna basmadan önce hazırlamadığınız taktirde otoritelerin yaptıkları yüzde 100 koruyucu olamaz.
Trade etmek işiniz değilse şansınız az
Forex piyasasının disipline edilmesi için yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Forex yatırımcılarına ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Süper ligde oynayan bir futbol takımına karşı maça çıkarsam yenileceğime dair en ufak bir şüphem yok. Tüm gün sadece antrenman yapıyorlar, özel ayakkabıları, masörleri ve beslenme uzmanları var. Tüm piyasalarda yatırımcının karşısında büyük fonlar, algoritmalar, Phdli çalışanlar var. Şayet FX veya geniş anlamda trade etmek işiniz değilse şansınız az. Teknik veya temel analiz bilmeniz de yetmez çok net para yönetimi ilkeleriniz olması gerek. Ve bunların üzerine zihinsel hazırlığınız. Yani trade için aldığınız pozisyonu zarar durumunda yatırıma çevirmeyecek, en ufak karda satış yapmayacak zihinsel kuvvet.
Rusya’ya son darbede Rusya’nın kredi notunu düşüren Standard&Poor's’dan geldi. Bu bağlamda Rusya’daki gelişmeleri kısaca değerlendirir misiniz?
Rusya’da rakamlar ilk günden bu yana çok net. Rusya’nın rezervi 400 bn dolar civarı görünse de bunun sadece 200bn doları MB’nin kontrolünde. Diğer yarısı Finans Bakanlığına bağlı ve illikid varlıklara yatırım yapmış durumda. Bu yıl çevrilmesi gereken borç miktarı 90-110 bn dolar. Kaldı 100 bn dolar. 2013 rakamlarına göre Rusya aylık 33 bn dolar civarında ithalat yapıyordu (şu anda 25’lere düştü). Yani Rusya’nın elinde iddia edildiği gibi büyük rezervler yok. Bu durumda ya ambargolar kalkacak, ya petrol fiyatları yükselecek veya sermaye kontrolleri gelecek.
“WTI 30-50 dolar bandında kalacak”
Sizce petroldeki düşüş devam eder mi? Petrol fiyatları hangi seviyede kalır? Petrol fiyatlarının Türkiye ekonomisine etkisini kısaca değerlendirir misiniz?
Ben WTI fiyatlarında 35 dolarların görüleceğini ardından 1986-99 episodunda olduğu gibi uzun yıllar 30-50 bandında kalacağını düşünüyorum. İlk aşamada elbette olumlu etkilerini görüyoruz. Enflasyon, belki harcama gücünde artış. Ancak bunlar devamlı sürecek etkiler değil. Sermaye hareketleri açısından da 2005’lerde çok sevdiğimiz petrodollarların gelmesi artık söz konusu olmayacak.
“Altın 1900 doları aşar”
Altın piyasasına yönelik yeni düzenlemeleri ve piyasa beklentilerinizi okuyucularımızla kısaca paylaşır mısınız?
Paranın altına bağlı olduğu dönemlerde risksiz getiri (bugünün ABD tahvilleri) eksiydi. Zira altının saklanması korunması vb masraflar vardı. Bugün Dünya üzerinde 5 trilyona yakın tahvilin getirisi eksi. Dahası İsviçre Merkez Bankası başta olmak üzere MB’lere olan güven giderek aşınıyor. Altın kimsenin borç ve alacağı değil. Bu girişten Altın için olumlu olduğum anlaşılmıştır. Bence birkaç yıla 1900 dolarlar aşılmış olacak. Ancak son yıllarda görüldüğü gibi altın “para basıldığı” için yükselmiyor. Reel faizlerin yönüne ve güvene paralel yükseliyor. Ben kısa vadede FED’de hareket beklediğim için altının yeniden 1000’lere doğru baskı altında kalmasını bekliyorum ki bu gerçekleşirse büyük bir alım fırsatıdır.
“Avrupa’da bono krizi bekliyorum”
Petrol fiyatları ve dünya piyasalarında son dönemdeki yaşanan çalkantılar göz önüne alındığında 2015’te bizleri neler bekliyor?
2009 Martında biten resesyondan sonra global olarak faizler halen sıfır ve varlık alımları devam ediyor. Bu bence faizlerin artma ihtimalinden çok daha korkutucu. Çin’de büyüme oranları yüzde 4-5’e kadar gerileyecek. S&P’nin temettü getirisi ABD 10 yıllığından daha yüksek. ECB’nin varlık alımlarının işe yarayacağı anlaşıldığında Avrupa’da başlayacak bir bono krizi bekliyorum. Bu yıl 70 yılını “kutladığımız” Bretton Woods’dan bu yana en büyük değişimlerin geleceği bir dönemin başındayız.
Yasal Uyarı Notu: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.